28 Ekim 2015 Çarşamba

Pozitif Ebeveyn Olun!

Pozitif bir ebeveynlik anlayışı, çocuğunuzla kurduğunuz iletişimin daha yapıcı ve verimli olmasına yardımcı olur.
İşte daha pozitif bir ebeveynlik için dikkat etmeniz gerekenler:
1. Siz çocuklarınızın rol modelisiniz: Çocuğunuz, nasıl davranması gerektiğini öğrenebilmek için sizi izler. Siz, onun rol modelisiniz; ona rehberlik etmek için kendi davranışlarınız kullanın. Yaptıklarınız, genelde söylediklerinizden daha etkilidir.
2. Çocuğunuza ne hissettiğinizi söyleyin: Davranışlarının sizi nasıl etkilediğini dürüstçe anlatın. Böylelikle kendi hislerini sizde görebilecek, tıpkı bir ayna gibi. Bunun adı empatidir ve çocuklar 3 yaşından itibaren empati kurmaya başlar.
3. İyi davranışlarını gözden kaçırmayın: Yani çocuğunuz hoşunuza giden bir şekilde davrandığında, ona pozitif geri bildirim verin. Örneğin, “Ne kadar da düzenli oynuyorsun. Oyuncaklarını masanın üzerinde tutman çok hoşuma gidiyor” gibi.
4. ‘Seni duyuyorum’: Aktif bir şekilde dinlemek, küçük çocukların duyguları ile başa çıkmalarına yardımcı olmanın bir başka aracıdır. Sıklıkla üzülürler, özellikle de kendilerini sözcüklerle ifade edemediklerinde. Hissettiklerine dair tahminlerinizi tekrarladığınızda, gerginliklerinin azalmasına yardımcı olabilirsiniz.
5. Verdiğiniz sözleri tutun: Anlaşmalarınıza sadık kalın. Verdiğiniz sözleri tuttuğunuzda, çocuğunuz iyi ya da kötü, size güvenmeyi ve saygı duymayı öğrenir.
6. Müdahale ederken seçici olun: Çocuğunuzun yaptığı herhangi bir şeye müdahale etmeden önce, kendinize bunun gerçekten önemli olup olmadığını sorun. Talimatları, istekleri ve olumsuz geri bildirimleri minimumda tutarak, çatışma ve kötü hisler yaratacak olasılıkları azaltmış olursunuz.
7. Sızlanmalara karşı güçlü kalın: Çocuklar, sinir bozucu olmak istemez. Bir şey için sızlandıklarında pes ederek, onları daha fazla yapmaları için eğitmiş oluruz – niyetimiz bu olmasa da. ‘Hayır’, hayır demektir; tabii ki gerçekten kastetmediğiniz sürece söylememeniz gerekiyor.
8. Basit ve olumlu bir şekilde konuşun: Basit ifadelerle açık ve net talimatlar verdiğinizde, çocuğunuz ondan beklenileni anlar. Çocuklar, talimatları pozitif bir şekilde duyduklarında, düşüncelerini doğru yöne daha rahat bir şekilde yönlendirir.
9. Sorumluluklar ve sonuçlar: Çocuğunuz büyüdükçe, kendi davranışları söz konusu olduğunda daha fazla sorumluluk almasına izin vererek ona bu davranışların doğal sonuçlarını tecrübe etme fırsatını sağlayabilirsiniz.
10. Bir kez söyleyin ve devam edin: Bunu size söyleyecek sosyal olgunluğu olmasa da çocuğunuzun sizi ne kadar dinlediğini tahmin bile edemezsiniz. Söylenmek, eleştirmek sıkıcı ve işe yaramıyor. Çocuğunuz nihayetinde sizi duymazdan gelecek ve neden öfkelendiğinizi merak etmeye başlayacak. İş birliği yapması için son bir şans daha vermek istediğinizde, ona işbirliği yapmamanın sonuçlarını hatırlatın ve üçten geriye doğru saymaya başlayın.
11. Çocuğunuzun kendini önemli hissetmesini sağlayın: Çocuklar aileye katkıda bulunmaya bayılır. Ailesine yardım etmede kendi önemli rolünü oynayabilmesi için ona yapabileceği basit ev işlerini tanıtın. Böylelikle kendini önemli hissetmesine ve eve yardımcı olmanın getirdiği gururu yaşamasına yardımcı olabilirsiniz.
12. Zorlu durumlara karşı hazırlıklı olun: Çocuğunuzla ilgilenmenin ve yapmanız gerekenleri yapmanın güçlük çıkaracağı anlar olacak. Bu zorlu durumları önceden düşünürseniz, çocuğunuzun ihtiyaçları konusunda planlı hareket edebilirsiniz. Aktivitelerde değişiklik yapması gerektiği zaman 5 dakika önceden uyarın. Ona, neden işbirliğine ihtiyacınız olduğunu anlatın.
13. Mizah anlayışınızı koruyun: Gerilimi ve olası çatışmaları önlemenin bir diğer yolu, mizah ve eğlence kullanmaktır. Ancak unutmayın, çocuğunuzu rencide edecek mizah işe yaramaz. Ebeveynden gelen alay, çocukları kolaylıkla incitebilir. Mükemmel olan, ikinizi de güldürebilen mizahtır.
(Kaynak: kadınvekadın.net)

20 Ekim 2015 Salı

Bebeklerle İletişim

 

Bebeklerle İletişim


Bebekler genellikle bir şeyin yanlış olduğunu belirtmek için ağlarlar. Karnı aç olabilir, tuvaletini yapmış olabilir, ayakları üşümüş ya da yorgun hissetmiş olabilir ya da sadece sizin sarılmanıza ihtiyaç duyuyor bile olabilir. Zamanla hangi tip ağlamanın neyi işaret ettiğini anlarsınız. Örneğin kısa süreli bir ağlama seansı genellikle karnının aç olduğuna işaret eder. Değişken şiddetlerde ağlaması ise üzgün olduğunu gösterir. Bazen de ortada gözle görülür hiçbir sebep yokken ağlarlar; gördükleri, yaşadıkları şeyler o an için onlara fazla gelmiştir.

Ağlamak bir bebeğin temel iletişim kurma metodudur ama elbette tek yöntemleri bu değildir. Diğer yöntemleri keşfetmek aranızdaki bağı da güçlendirecektir. Yeni doğan bir bebek, insan sesiyle diğer sesleri kolayca ayırt edebilir. Ufaklığın sesinize nasıl bir tepki verdiğini ölçmelisiniz, bu onun neye ihtiyacı olduğunu anlamanıza da yardımcı olacaktır. Yatağında ağlayan bir çocuğa yaklaşırken, uzaktan itibaren onunla konuşmaya başlayın, sizin sesinize göre ağlamasının nasıl bir değişkenlik gösterdiğini gözlemleyin. Bu yolla tatlı bir ses tonunun nasıl işe yaradığına da şahit olabilirsiniz. Bebeğiniz sizin sesiniz doğrultusunda küçük vücut hareketleri yapıyor olabilir.
Bebekler, onlara ilk kez sarılmanızdan itibaren hislerini bir iletişim aracı olarak kullanırlar. Dünyayı bu yolla öğrenirler. Doğumdan sonra birkaç günden itibaren, bebeğiniz sizin yüzünüze odaklanmaya başlayacaktır. Size dokunma ve sizi dinleme hisleri bu dönemde özellikle önemlidir. Tüm ihtiyaçlarını karşılamanıza rağmen hâlâ ağlayan bebek, sadece ağlamak istiyor da olabilir. Tedirgin olmamalı, topladığı fazla enerjiyi boşalmasını beklemelisiniz. Bebeğinizi en iyi rahatlatma yöntemini zamanla keşfedersiniz.
Tüm temel ihtiyaçlarının dışında uzun uzun ağlamalarının üç temel sebebi olabilir. Bunların ilki, hastalanmış olmasıdır. Bu tip durumlarda ilk olarak bebeğin vücut ısısını ölçmelisiniz. 38°C ve üstü sıcaklıklar tespit ederseniz acilen bir doktora danışmalısınız. İkinci ihtimal, gözlerinde bir problem olmasıdır. Korneasında hasar oluşmuş olabilir. Alerjen bir madde sebebiyle gözleri kızarmış olabilir. Bu durumda da hemen doktoru aramalısınız.
Bir diğer ihtimal de, vücudunu rahatsız eden, acı veren bir madde yüzünden rahatsız olmasıdır. Her yere dikkatlice bakmalısınız, zira bebek bezinin sert bir kısmı bile ağlayışının sebebi olabilir. Bu dönemdeki en temel iletişim yöntemleri olan ağlamaları ciddiye almalı, panik yapmamalı, arkasındaki sebebi bulmaya çalışmalısınız. Aranızda kuracağınız manevi bir iletişim yöntemi, çoğu sorunun üstesinden gelmenizi sağlayacaktır.

Kaynak: http://www.danino.com.tr/

13 Ekim 2015 Salı

Çocuğunuza 5 Adımda Barışı Öğretin

Dünya, artan korku ve şiddetle mücadele ederken çocuklara yaşamlarında şefkat ve iyi niyet gibi değerleri öğreten anne babalara ve öğretmenlere de büyük iş düşüyor. Çocuklara savaşı öğretmek kolay. Ama barışın nasıl yaratılacağını öğretmek ise bundan çok daha zor. Barışa giden yolda atılan bu ilk adımlar küçük şeyler gibi görünüyor ama derin izler bırakıyor.

1. Yaratıcı oyun için zaman tanıyın
Küçük çocukların yapılandırılmamış, yaratıcı oyunlarla zaman geçirmeye ihtiyacı var. Sosyal oyunların çocuklarda saldırganlığı azalttığına ve empatiyi geliştirdiğine inanın. Çocuklar korku ve üzüntü gibi duygularıyla baş edebilmek, konforu bulmak, dünyayı ve gelişen ilişkileri keşfetmek için oyunu kullanır. Çocukların oyuncaklarını çok dikkatli seçin, onların cesaretini kıracak ya da şiddeti özendirecek oyuncaklardan uzak durun.
2. Çocukların ellerini ve kalplerini birleştirin
Çocuklar, doğrudan verme deneyimine ihtiyaç duyar. Komşular, aile, arkadaşlar ya da kimin ihtiyacı varsa onlar için küçük, büyük ya da geniş şeyler –kendi kartları, ağaç süsleri, kurabiyeler ya da ekmekler- yapmaya bayılırlar. Böylece aynı zamanda kendi yaptıkları şeyleri başkalarına ve ihtiyaç sahiplerine vermenin mutluluğunu da öğrenirler.
3. Yerel ihtiyaçlarla yüzleşin
İçinde yaşadıkları toplumun yardıma muhtaç kesimiyle -yaşlıları, engellileri ya da yoksullarıyla- rahatça iletişim kurabilmesi konusunda çocuklara yardım edin. Ortaokuldan itibaren çocuklar hastanelerde, aşevlerinde, hayvan barınaklarında ya da buna benzer yerlerde çalışabilir. Ancak, burada yaşayacakları deneyimler acı verici ya da kafa karıştırıcı olduğunda onlara yardımcı olabilecek bir genç akıl hocasının da yanlarında bulunduğuna emin olun. Toplum hizmeti özellikle kendilerini değersiz hisseden, sosyal ve ekonomik olarak baskı altındaki bölgelerde büyüyen genç insanlar için faydalı olabilir.
4. Barışı kutlayın
Birleşmiş Milletler Dünya Barış Günü olarak kabul edilen 21 Eylül’de (Türkiye’de ve KKTC’de Dünya Barış Günü 1 Eylül’de kutlanmasına karşın tüm dünyada 21 Eylül’de kutlanıyor.) çocuklarınızla diğer çocuklar arasında bağlantı kurun. Çocuklarınızı dünya barışı için şiirler yazmaya, yaratıcılıklarını kullanmaya teşvik edin. Her günü barış günü yapın.
5. Farklı kültürlerden ilham veren barış sözlerini paylaşın
Çocuklar Gandhi’nin, Martin Luther King’in ya da diğer önemli barış liderlerinin barış, adalet ve şiddetsizlik hakkındaki sözlerini duymayı sever. Çocuklarınıza şu altın kuralı öğretin: Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma. Bu, sosyal saygı ve işbirliğinin temelidir.

(Kaynak: egitimpedia.com)

1 Ekim 2015 Perşembe

Anne Sütünün Önemi Ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Günümüzde yeni doğan bebeklerin ilk altı ay boyunca sadece anne sütü ile beslenmesi önerilmektedir. Anne sütü bebek için en sağlıklı olan besindir. Uygun koşullarda gereksinim duyulduğu anı beklemektedir. Isıtma, soğutma, depolama, mikroptan arındırma için özel aletlere, biberon, emzik vb. aracılara ve temiz su kaynağına bağımlı değildir. Anne sütünde mikrop üremez, bozulmaz, hastalık kaynağı olmaz.

Anne sütünün bebeğe ve anneye faydaları:

Anne sütü ile beslenen bebeklerde enfeksiyon hastalıkları daha az görülmekte, beyin gelişimi daha iyi olmakta, allerjik hastalıklar, ishal ve solunum yolu hastalıkları ve hatta ileri yaşlarda ateroskleroz, kanser ve multipl skleroz gibi hastalıklar daha az bildirilmektedir. Emziren annelerde ise meme kanseri, yumurtalık kanseri, osteoporoz ve kansızlık daha az görülmektedir. 

Anne sütü özeldir:

Anne sütü her bebek ve her dönem için özeldir. Prematürelerde ve hayatın ilk günlerinde farklı yapıda bir anne sütü söz konusudur. İlk bir hafta memelerden "kolostrum" adlı süt gelir ve bebeği besleyici ve enfeksiyondan koruyucu özellikleri ön plandadır. Bunu ikinci hafta boyunca protein içeriği azalırken, laktoz, yağ ve toplam kalori içeriği artan "geçiş sütü" izler. Daha sonraki dönemlerdeki olgun anne sütü de emzirmenin başlangıcında karbonhidrattan, sonunda yağdan zengin olarak gelir. 

Anne sütünün özellikleri:

Anne sütü özel yapıda, sindirimi kolay ve enfeksiyondan koruyucu nitelikleri zengin bir protein içeriğine sahiptir. Anne sütünde protein ve minerallerin inek sütüne göre daha az olması, sindirim ve böbrekler açısından bebeğin yüklenmesini önler. Anne üstündeki demir, çinko gibi minerallerin emilimi, inek sütüne göre çok daha fazla, örneğin demir için beş katıdır. Anne sütünde sindirimi kolay doymamış yağ asitlerinin oranı yüksektir. Beyin ve sinir sistemi için şart olan temel ve zorunlu yağ asitleri ise inek sütüne göre 8 kat olup, ilk 4 ay boyunca bebek tarafından sentezlenememektedir. 

Anne sütü ile bebeğin beslenmesi:

İlk saatlerden itibaren bebeğin istekle, uygun koşullarda ve doğru teknikle emzirilmesi anne sütü ile bebeğin beslenebilmesi için en önemli koşuldur. Emzirme sırasında salgılanan oksitosin ve prolaktin hormonları memedeki sütün boşalmasını sağlar ve yeni süt yapımını uyarır.

Başarılı bir emzirme için her şeyden önce doğru kucaklama ve pozisyon alma gereklidir. Anne normal koşullarda rahat bir koltukta, sırtı dik olarak oturmalıdır. Bebek yüzü ve gövdesi aynı doğrultuda ve anneye dönük, başı gövdeye göre yüksekte, yani eğri bir çizgi oluşturacak şekilde anne tarafından kucaklanmalıdır. Bebeğin başı, annenin emzirilen göğsünün tarafındaki kolu dirsekten bükülerek, dirsek kıvrımının hemen önüne yerleştirilmelidir. Bebeğin altta kalan kolu anne ile bebek arasına girmemelidir. Bebeğin başına arkadan bastırılmamalıdır. Anne kolunun altı gereğinde bir yastık ile desteklenebilir.

Bebek uygun şekilde pozisyon verilerek kucağa alındıktan sonra alt dudağı meme ucunun altına gelecek şekilde bebek aşağıdan yukarıya doğru memeye yaklaştırılmalı, diğer elin dört parmağı memeyi alttan desteklerken başparmak üstte memeyi yönlendirmelidir. Anne meme ucunu bebeğin dudaklarına değdirerek emme için ağzını açmasını sağlamalı, bebek ağzını genişçe açtığında meme ucu ve çevresindeki kahverengi bölüm (areola) birlikte bebeğin ağzına verilmelidir. Bebeğin çenesi memeye dayanmalı, üstteki başparmak burnun tıkanmasını önlemelidir. 

Süt yapımı üzerine etkili faktörler:

Süt yapımını belirleyen en önemli iki faktör bebeğin sık emmesi ve memelerin boşaltılmasıdır. Yorgunluk ve stres, ruhsal sıkıntılar ve en önemlisi emzirmeye isteksizlik, anne sütü miktarını azaltabilir. Meme büyüklüğü süt yapımında önemli değildir. Yine meme başlarının düz veya içe çökük olması bebek doğru teknikle emzirilirse sorun olmaz. Annenin yeterli sıvı alması ve dengeli beslenmesi yeterlidir. Aşırı kalorili, şekerli yiyecek ve içeceklerin süt yapımına katkısı yoktur. Sıvı alımının aşırısı da sakıncalı olabilir. Sebze ve meyveler, yeşil salatalar bolca tüketilmelidir. Anne yeterli süt ve süt ürünleri ile protein ve demir içeren gıdaları dengeli bir şekilde almalıdır. Gebelikte olduğu gibi, kalsiyum ve demir desteği sürdürülmelidir.

Emzirme sıklığı ve süresi:

Yeni doğan doğumdan sonra en kısa zamanda memeye verilmeli ve devamında emzirme sıklığı ve süresi bebeğin isteğine göre ayarlanmalıdır. İlk emzirmelerde süt hemen gelmeyebileceğinden, bebeğe başka bir besin vermeden emzirmeye devam edilmelidir. Özellikle ilk 2 ay her istediğinde bebeğe meme verilmelidir. Başlangıçta her emzirmede sırası değiştirilerek her iki göğsün de emzirilmesi sütün artması açısından yararlı olsa da, süt miktarı arttığında her öğünde bir memenin emzirilmesi yeterli olabilmektedir. Her öğünde bebeğin bir memeyi tamamen boşaltması sağlanmalıdır. Bu süre genellikle 10-15 dakika kadardır. İlk dönemden sonra emzirme aralıkları 2-3 saate uzayabilmektedir. 

Anne sütünün yeterli olduğunun değerlendirilmesi:

Bebeğin yeterli beslendiği, günde en az beş kez idrar yaparak bezini ıslatması, en geç 15. günde doğum kilosuna ulaşması ve ayda en az 500-600 gram alması ile anlaşılır. Bebeklerde ilk günlerde görülen doğal tartı kaybının nedeni vücutta su oranının azalması ve suyun yer değiştirmesidir; anne sütü yetersizliğine bağlanmamalıdır. Dışkılama sayısı, bebeğin huzursuzluğu, uyku düzensizliği veya aşırı ağlaması anne sütü miktarı açısından güvenilir kriterler değildir. Çok iyi tartı alan bebeklerde de benzer yakınmalar görülebilir. Sadece bezin hep kuru bulunması ve sürekli olarak koyun pisliği gibi ufak ve sert parçalar halinde az miktarda kaka yapılması açlık bulgusu olabilmektedir. Bunlar dışında en önemli kriter, bebeğin yeterli kilo almamasıdır. 

Emzirmede sık yapılan hatalar:

Emzirmeden önce meme başının karbonatlı su, sabunlu su veya çeşitli kremler ile temizlenmesi meme başı çatlağına ve bebeğin memeyi tutmasında çeşitli güçlüklere neden olabilir. En iyi meme bakımı anne sütü ile olur. Özel silikon başlıklar bebeğin memeyi doğru kavramasını engeller. Ortamda aşırı kalabalık ve gürültü, aile içi gerginlikler, aşırı sıcak, sıkı giysiler ve örtüler bebeğin emmesini olumsuz etkileyebilir. Eldiven giydirilmesi bebeğin parmaklarını emmesini engelleyerek huzursuzluğuna neden olabilir. Bebeğin doymadığı kaygısı ile biberon kullanılarak ek besin verilmesi, emziğin şekerli sıvılara ve bala batırılması, bebeğe şekerli bitki çayları verilmesi memeye isteksizlik yaratabilir.

Görüldüğü gibi, başarılı bir emzirmenin birinci kuralı istemek ve gerisini bebeğe bırakmaktır.

kaynak:www.florence.com.tr

“Okul Nasıldı?” Sorusu Yerine Sorabileceğiniz 29 Soru

Okulun ilk günü bitmiş, 4.sınıfa giden oğlumu okuldan aldığımda genellikle (büyük bir heyecanla) sorduğum ‘Günün nasıldı?’ sorum heyecansız monoton bir ‘iyi’yle cevaplandı.

Hadi ama! Okulun ilk günüydü bugün diye içimden bağırıyordum! Konuşabileceğimiz bir şey söylesen çocuk?
İkinci gün aynı sorum ‘yeni bir şey yok’ cevabını aldı.
Sanırım bu problem bana ait. Sorum gerçekten iyi bir soru değil belli ki. Bir sohbeti başlatmayan, hayal gücünden okul-cocukyoksun hatta sıkıcı bir soru. Buna alternatif olabilecek çocuğumun birden fazla kelime kullanarak cevaplayacağı soruları derledim. Hatta oğlumun 8.soruya verdiği cevap yaklaşık yarım saat sürdü.
Uzun bir okul gününden sonra çocuğun cevaplayacağı sorular:
  1. Bugün okulda olan en komik şey neydi?
  2. Biri senin için inanılmaz hoş bir şey yaptı mı?
  3. Bugün hangi yeni bilgileri öğrendin?
  4. Öğle yemeğinde ne yedin?
  5. Teneffüste ne oyun oynadın?
  6. Sınıfta burnunu karıştıran birini yakaladın mı?
  7. Bugün biri için ne yaptın?
  8. Öğretmenlerinden sadece bir tanesi zombi saldırısından kurtulsaydı kim olurdu? Neden?
  9. Bugün seni ne gülümsetti?
  10. Bugün seni zorlayan ne oldu?
  11. Okulun lunaparktaki bir oyun olsaydı hangisi olurdu? Neden?
  12. Gününü 1’den 10’a olacak şekilde kaç puan verirsin? Neden?
  13. Sınıf arkadaşlarından biri o gün için öğretmen olacak olsa kimi seçerdin? Neden?
  14. Yarın sınıfın öğretmeni olsaydın ne öğretirdin?
  15. Bugün seni kızdıran biri oldu mu?
  16. Henüz arkadaş olmadığın kiminle arkadaş olmak istiyorsun?
  17. Okulda teneffüste yapılan en havalı etkinlik nedir?
  18. Öğretmenin en önemli kuralı nedir?
  19. Öğretmenin tanıdığın bir başka birini sana hatırlatıyor mu? Kimi?
  20. Arkadaşlarından biri hakkında yeni öğrendiğin bir şeyi anlatmak ister misin?
  21. Okula uzaylılar gelip 3 çocuğu kendi gezegenlerine götürseydi kimleri almalarını isterdin? Neden?
  22. Bugün kime nasıl yardım ettin?
  23. Bugün hangi anda kendinle gurur duydun?
  24. Bugün uyması en zor kural senin için neydi?
  25. Okul senesi bitmeden öğrenmek istediğin ne var?
  26. Sınıfta tam karşında oturan arkadaşın kim?
  27. Okulun en eğlenceli yeri neresi?
  28. Okulda oynadığınız oyunların hangisinde ustalaşmayı hedefliyorsun?
  29. Sınıfınızda kurallara uymakta zorlanan birileri var mı?
(NOT. Bu soruları tek seferde hepsini sormayın. Bunlar örnek sorular ve kullanmak isterseniz durumunuza uygun aralarından seçerek bir ikisini sormak daha faydalı olur. Çocuğu çok soruyla bunaltmamak gerekir.)
Kaynak : Sara Goldstein  http://www.cocuklaringelisimi.com